6 Mayıs 2014 Salı

Antik Yunanistan Yemek Kültürü




            Yunan mutfağı, Antik Yunan ve Bizans'ın mirasçısı mutfaktır. Balkan ve Akdeniz mutfaklarının bir parçasıdır.Zeytinyağlı yiyecekler ağırlıklıdır. Batı Anadolu Türk Mutfağı ile çok büyük benzerlikler taşır.
            Antik Yunanistan'da mutfak kültürü, yalınlığı ve dönemin tarımsal yetersizliklerini yansıtmasıyla da bilinir.Bu dönemde beslenme alışkanlıkları , Akdeniz mutfağı üç ana öğesi olan buğday,zeytinyağı ve şarap üzerine kuruludur.



            
               Günlük beslenme

  •                Kahvaltı da şarap içine bandırılarak yenen arpaekmeği ,bazen bunun incir ya da zeytinle tamamlanan türü.
  •                Gün ortasında ya da biraz sonrasında yenen öğle yemeği.                                                                                                                                                            
  •                Günün en önemli öğünü akşam yemeği genelde hava kararmya başlayınca yenilirdi.

                        Bazen ikindi vakitlerinde atıştırma da yapılırdı.



                  Yunanlılar genelde masalarda oturarak yemeklerini yerlerdi.Masalar günlük yemekler içinse yüksek , ziyafetler içinse alçak olurdu.
                 Yemekler ekmek arasında ya da kalın ekmekler içine tabağa koyar gibi yenilerek tüketilse de pişmiş toprak ve metalden yapılan kase ve tabaklar çok yaygın olarak kullanılırdı.Roma döneminde paha biçilemez metal ve camlardan tabaklar yapılmaya başlanmıştır.Çatal kullanımı olmayıp elle yenmiştir.Bıçaklar sadece et kesmek için kullanılmıştır.









                Ekmek: Tahıllardan en önemli ikisi buğday ve arpaydı.Bunlar suya yatırılarak yumuşatılır, daha sonra ya yulaf lapası ya da öğütülerek un haline getirilirdi. Atina'lı  devlet adamı Solon'un çıkardığı yasalara göre mayalanmış hamurla yapılan ekmek festiva günlerinde satılıp tüketilmeye başlandı.







                  Meyve ve sebzeler: Tahıllar genel olarak opson adı verilen şeylerle birlikte sunulurdu.Bu sözcük ilk olarak ateş üzerinde pişirilmiş her türlü yiyeceği anlatmak için kullanılırdı.Ancak zamanla ekmekle birlikte tüketilen besinleri anlatmak için kullanılmaya başlandı.Opson terimi İlyada'da sadece et anlamında kullanılmıştır.Şehirlerde taze meyveler çok pahalıydı ve nadiren tüketilirdi.Yoksul şehir sakinleri kurutulmuş meyvelerle idare etmek zorundalardı.En önemli meyveler incir, nar ve kuru üzümdü.





                  Et ve balıklar: Balık ve et tüketimi ailenin ülkenin hangi bölgesinde yaşadığına ve ne ölçüde varlıklı olduğuyla bağlantılıydı.Köylüler geçimlerini sağlayacak kadar kaz ve tavuk da yetiştirirdi.Şehir merkezlerinde domuz eti dışındaki et türlerinin fiyatları oldukça yüksekti.Yunan Adaları'nda ve kıyı illerinde taze balıklar ve diğer deniz ürünleri yaygın olarak tüketilirdi.Ton balığı ve yılan balığı gibi pahalı ve saygın yiyecekler soylular tarafından satın alınır ve yenilirdi.



                  İçecekler: Antik Yunan toplumlarında en çok tüketilen içecek suydu.Suyun yanında genelde evcil keçilerden sağlanan süt de sık tüketilen bir içecek olmuştur.


                  Şarap: Genel bir kanıya göre, en iyi şaraplar Taşöz , Limni ve Sakız adalarında yapılırdı.Daha sonra ki dönemlerde Girit şarabı da öne çıkmıştır. Şarap genelde sulandırılarak içilirdi.Satış amacıyla üretilen şaraplar, büyük toprak kaplar içine boşaltılıp saklanırdı.



                  TOPLU YEMEKLER

                  Antik Yunan kültüründe erkeklerin topluca buluşup yemek yemeleri, içki içmeleri konuşma yapmaları çok sık bir durumdu.En yaygın olanı, katılımın zorunlu olduğu şehirlerle ilgili kararların alındığı sempozyumlardı. Sempozyumlar ziyafet anlamına gelirdi.
                  SİSİTYA: Sparta ve Girit'te yetişkin ve genç erkekler arasında sosyal ya da dinsel amaçlarla toplanan kişilerin yediği resmi bir yemekti.





                   


                                                      





3 Mayıs 2014 Cumartesi

Türkiye'nin incisi Marmaris'te nerede yemek yenir?

                 
            MARMARİS

                    Ülkemizde yaz aylarının yaklaştığı dönemde Türkiye'nin incisi turizm cenneti Marmaris , deniz mahsüllerinin ağırlıkta olduğu restoranlarıyla ön plana çıkmaktadır.Marmaris Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesinin kesiştiği noktada Muğla ilinin bir ilçesidir.Batısında Reşadiye yarımadası ve Kerme Körfezi,kuzeyinde Ula, doğusunda Balan Dağı, Karadağ ve Günlük Tepeleri ile güneyinde Akdeniz ile çevrili olup Adaköy, Bedir Adası,Keçi Adası ve Güvercin adası bulunur.Rodos sadece 45 dk uzaklıktadır.Akdeniz ikliminin hakim olduğu Marmaris'te yazlar oldukça sıcak, kış ayları ise ılık ve bol yağışlıdır.Ülkemizde Marmaris, Rize'den sonra en çok yağış alan yerdir.Yılda 1200mm üzerinde yağış miktarına sahiptir.Kar yağışı tepeler hariç en son 1987 senesinde görülmüş ve bembeyaz örtüye bürünmüştür.






                      
                    Marmaris marina da yanyana bulunan restoranlar hem yöresel hem dünya mutfaklarından yemekler sunmaktadır.


Nil Balık Restoran
                
                Restoran denince ilk olarak Nil Balık Restoran'dan başlamak istiyorum. 1980'lerde hizmet vermey başlayan Nil Balık Restoran, günlük taze balıklarıyla ve mezeleriyle öne çıkmaktadır.Marmaris marinanın cruise port tarafına bakan köşede hizmet vermektedir.Kalamarı mutlaka denenmesini söylemeden geçmek istemiyorum. 



                         


Pineapple Restoran

                      Marmaris Marina'nın bitişiğinde bulunan Netsel Marina'da hizmet veren Pineapple Restoran ilk olarak 1988 senesinde Ankara'da hizmete başlayıp 1991 senesinde Marmaris'te hizmet vermeye başlamıştır.Pepper steak ve balık çorbası öncelikli denenmesi gereken yemeklerdir.





 Friends Cafe Bar

             Yerli yabancı konukların uğrak yeri olan Friends Cafe Bar , 90'ların sonunda hizmete vermeye başlamıştır. Öğlen içkinizi yudumlayıp yanında chicken fingers lezzetiyle arkadaşlarınızla muhabbet etmek akşamları da Yahya Usta'nın leziz yemeklerini yiyip denize karşı keyifli zaman geçirebilirsiniz. Yine yanında bulunan işletmeciliği aynı olan Kalabalık Meyhane'de rakınızı balık ve mezeler eşliğinde yudumlayıp derin muhabbetlere girebilirsiniz.
  



                  Marmaris birbirinden güzel koylara sahiptir.Bu koylarda senelerdir hizmet veren restoranlar bulunmaktadır.Ulaşım karayolu ve denizyoluyla sağlanmaktadır.



Hollandalı Ahmet'in Yeri (Kumlubükü Yacht Club)

                   1981 senesinde hizmet vermeye başlayan bu restoran zamanla yat sahipleri ve ünlü simaların uğrak yeri olmuştur.Kumlubük koyunun sonunda yer alan bu işletme sessizlik ve kafa dinlemek isteyenlere direk hitap eder.Deniz mahsülleri sunan bu restoran Çin Mutfağına da sahiptir.




Sardunya Restoran ( Selimiye ) 
  
                     Yaklaşık 25 yıldır hizmet veren bu işletme Marmaris'e 25 km uzaklıkta bulunan Selimiye köyünde hizmet vermektedir.Hem karayoluyla hem deniz yoluyla ulaşabileceğiniz bu restoranda deniz mahsülleri ağırlıktadır.Özellikle kalamar , ahtapot salatası , kabak çiçeği dolması ve deniz mahsülleri böreği denenmelidir. Ayrıca butik otel hizmeti de vermektedir.












      

                  

28 Nisan 2014 Pazartesi

Her derde deva BAL

  Bal

        Bal , arıların binbir çeşit doğal çiçeklerden bitki ve meyvelerin tomurcukları nı alıp yutarak arınn midedeki invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşur ve kovandaki peteklere yerleştirilir.
İnvertaz enzimi sayesinde sakkarozu inversiyona uğratarak früktoz ve glikoz şeklinde basit şekerlere dönüştürüp fermantasyonu engelliyecek suyu yeterli miktarda uçurur. Arıların özel havalandırma sistemi  sayesinde bildiğimiz tat ve kıvama gelir.Balın kokusunu çiçeklerdeki aromalı volatin yağı verir.





Yarım kilo bal için 900 bin arının bir gün boyunca çalışması gerekir.


Bal, cilalı taş döneminden bugüne insan yaşamında ve ekonomisinde yer sahibidir.İspanya'nın Valencia'daki Laaranas mağarasında bulunan M.Ö. 6000 yılına ait bir duvar resminde , bal yapan arılar ve o balı toplayan tarih öncesi bir insanı resmedilmiş olması balın ne kadar eskilerden kullanıldığını gösteren kanıttır.


                 Peygamberimiz Hz. Muhammed'in balın bin derde deva olduğunu söylediği hadisleri bulunmaktadır. Tevrat'ta balın adı tam 54 kez geçmektedir.Hz. İsa çarmıha gerilip öldürülmesinden sonra yeniden dirildikten sonra ona verilen yyeceklerin arasında bal da olduğu yazmaktadır.
                  
                 Osmanlı döneminde bal, hem tek başına hem tatlandırıcı ,ilaç ve macun olarak tüketilmektedir.Saray mutfağında balın önemi verilen siparişlerden anlaşılmaktadır. Çeşitli yıllarda 14-65 ton arasında bal tüketildiği bilinmektedir.







                     Bal , higroskopik bir madde olup havadan nem alma özelliğine sahiptir.Havada %58 rutubet olduğu zaman balda su miktarı %17,4 civarında olur.Viskozite, akıcılığa karşı koyma özelliğini ifade eder. Balın özgül ağırlığı içerisindeki su miktarı ve sıcaklığa göre değişmektedir. 200 derece de balın özgül ağırlığı 1.4225 bulunmuştur. Kırılma sayısı ; refraktometre ile ölçülür. SIcaklık önemli rol oynadığında bu işlem 20 derece de yapılır. 


         bal çeşitleri;
  • Çam balı
  • Pamuk balı
  • Adaçayı
  • Kekik
  • Geven
  • Narenciye balı
  • Püren balı
  • Ormangülü
  • Kırmızı üçgül
  • Beyaz üçgül
  • Karakovan Balı
  • Çiçek balı
  • Doğal petek balı


             Japon eşek arıları tam bir baş belası olup, yağma için kovana saldıran 30 eşek arısı üç saat içinde 30.000 civarı bal arısını öldürebilir.

Ülkemizde sahte bal satıcılarına karşı dikkat edilmesi gereken hususlar;

  • Çıta ballarda ürünün üzerinde üretici arıcının işletme nosu olmalı.
  • Üretim tarihi olarak balın hasat yılı üretim tarihi olarak belirtilmiş olmalı.
  • Ürünün üzerinde üretildiği bölgeye bağlı olarak hangi çiçek ve kır bitkilerini barındırdığı belirtilmiş olmalı.
  • Ürün ağırlığında çıta ağırlığı ürün miktarından düşürülmüş olarak belirtilmeli.
  • Ürün kutusunda Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nca yapılmış analiz sonucunu belirten analiz raporu örneği olmalıdır.
BAL AROMALI ŞURUP lara dikkat ediniz!!!





                 Son olarak;

Bal, öksürük,kabızlık,nezle,mideye, ağrılara , göze, kansızlığa, damarlara, romatizmaya,şişmanlığa, alerjiye , yara iltihabına , vereme, cilde, yanıklar , saçlara, karaciğere , sarılığa , kolestrole, ishale , zeka gelişimine , cinsel güce faydalıdır.








11 Mart 2014 Salı

İÇLİ KÖFTE NEREDEN GELİYOR?





                   Günümüzde kızartma ve haşlama yöntemiyle bildiğimiz içli köfte tarihi 1700 'lü yıllara dayanmaktadır.Levant kültürün sahip Suriye , Lübnan , Ürdün , Mısır , İsrail ve Filistin yanısıra bölgeden Güney Amerika'ya göç eden göçmenler tarafından taşınıp bazı Latin Amerika ülkelerinin yemek kültüründe de er almıştır.

                    Asıl Arap Mutfağı'na ait olup orjinal ismi ''KİBBE'' dir.Bulgurun hamur haline getirilip içinin doldurulmasıyla elde edilir.


                    Türkiye'de 13 ilde yapılır;



  • Osmaniye
  • Kahramanmaraş
  • Elazığ
  • Malatya
  • Mardin
  • Diyarbakır
  • Hatay
  • Gaziantep
  • Adana
  • Şanlıurfa
  • Adıyaman
  • Konya
  • Sivas





                     Kızartma olarak yapılan içli köfte yöresel olmayıp daha çok catering , otel ve restoranların tercih ettiği yöntemdir.Dağılma durumu az olduğundan tercih edilir.Yöresel mutfakta haşlama yöntemi kullanılır.


                     İçine kıyma ,soğan , maydonoz , yöresel otlar ve baharatlar konabilir.İsteğe bağlı olarak ceviz içi de kullanabilir.



Standart İçli Köfte Tarifi

İç Malzeme
500 yağsız dana kıyma 
2 adet kuru soğan
150 gr tereyağı
1 çorba kaşığı biber salçası
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz


Dış Harcı için

2 su bardağı ince köftelik bulgur
1 su bardağı irmik
1 çay bardağı un
1 adet yumurta
1 çorba kaşığı biber salçası
1 tatlı kaşığı tuz
Sıcak su

Üzeri için 


Tereyağı
Pul biber

Yapılışı:İlk olarak iç malzeme hazırlanır.Bunun için önce kıyma tavaya konulur ve ağzı kapalı şekilde kısık ateşte suyunu çekene kadar kavrulur. Minik minik doğranmış soğanlar, tereyağı ile birlikte suyunu çeken kıymaya eklenip birlikte pişirilir. Son olarak salça ve baharatlar eklenir, 5 dk daha kavrulur ve soğumaya bırakılır. Dış harcı için bulgur büyük bir tepsiye konulur ve üzerini biraz geçecek kadar sıcak su eklenip ağzı kapalı şekilde 15 dakika bekletilir. Daha sonra ağzı açılıp kaşık ile karıştırarak ılınması sağlanır. 

Kalan malzemeler eklenip iyice yoğrulur ve yaklaşık 15-20 dakika dinlendirip tekrar yoğurulur. Hazırlanan dış harçtan ceviz büyüklüğünde parçalar kopartılıp içleri oyulur ve soğuyan kıymalı harçla içleri doldurularak şekil verilerek kapatılır. Büyük bir tencereye su konulur ve kaynamaya bırakılır. Kaynayan suya biraz tuz eklenir ve köfteler suya bırakılıp yaklaşık 5 dakika kadar haşlandıktan sonra sudan çıkartılır. Başka bir yerde tereyağında pul biber yakılır ve rengi çıkana kadar kavurularak içli köftelerin üzerlerine gezdirilir. Sıcak olarak servis yapılır.











                     Patetesli olarak yapılan içli köfte tarifi :



                     GEREKLİ MALZEMELER (6 Kişilik)

• Dışı İçin:
• 3 Su Bardağı İnce Bulgur
• Yeterince Su
• 1 Adet Yumurta
• 1-1,5 Çay Bardağı Un
• Tuz
• İçi İçin:
• 4 Adet Orta Boy Patates
• 1 Adet Orta Boy Soğan
• 1/2 Çay Bardağı Sıvıyağ
• 1 Demet Maydanoz
• Tuz, Karabiber
• 1/2 Çay Kaşığı Salça
Köftelerin Sosu İçin:
• 1/2 Çay Bardağı Sıvı Yağ
• 1 Çorba Kaşığı Salça(Biber Salçası)
• Pul Biber
YAPILIŞI
• İçi İçin: Patatesleri haşlayalım.Kabuklarını soyup rendeleyelim.Soğanları yemeklik doğrayıp,sıvı yağda pembeleştirelim.Salçayı ilave edip,bir dakika daha kavuralım.Ardından ,incecik doğranmış patatesleri ve maydanozu ilave edelim.Tuz ve biberini ayarlayarak ateşten alalım.Daha sonra kullanmak üzere bekletelim.İnce bulguru yeterince sıcak su ile ıslatalım.(kısırlık bulgur ıslatır gibi).Bulgur şişince,içine unu,yumurtayı ve tuzu ,ilave ederek uzun süre yoğuralım.
• Köfte hamurundan cevizden biraz daha irice parçalar koparıp önce elimizi ıslatarak yuvarlayalım.Sonra işaret parmağımız yardımıyla döndüre döndüre köftenin içini oyalım.Mümkün olduğunca ince oymaya özen gösterelim.Patatesli içten yeterince koyup,köftenin ağız kısmını büzerek kapatalım(köftenin içine çok fazla patatesli harç doldurulmaz.yoksa pişerken çatlar).Bir tencereye yeterince su doldurup kaynatalım.Köfteleri kaynayan suya atıp,5-6 dk haşlayalım. Delikli kepçe ile çıkartalım.
• Köfteleri dilersek kızartalım.Sosu için,salçayı sıvı yağda iki dk.kavuralım.Pul biber ilave ederek,ateşten alalım.Bu sosu ,köftelerin üzerine gezdirerek servis yapalım.
Not: Bazı yörelerde “simit” adı verilen, çiğ köftelik bulgurdan daha ince ve daha kepekli olan bir bulgurla yapılır. Simit ile yapılırsa, içine un ve yumurta koyulmaz. Sadece soğuk su ile yoğrulur. Eğer çiğ köftelik bulgurdan yapacaksanız, tarifteki malzemeleri kullanın. Ancak, elinizde yeterince şekil almıyorsa biraz daha un ilave edin.   










Konya usulü yufkalı içli köfte
İç Malzemeleri
  • Yarımşar su bardağı ince bulgur ve sıcak su
  • 1 adet soğan
  • ½ kg kıyma
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • Bir tutam tuz
  • Yarım demet maydanoz
  • Yarım su bardağı ceviz içi
  • 1 çay kaşığı karabiber
  • 1 tatlı kaşığı kırmızı biber
Dışı için
  • 2 su bardağı süt
  • 2 adet yumurta
  • 1 su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı galeta unu
  • 6 tane yufka
Yapılışı
Öncelikle bulgur sıcak su ile ıslatılır. Bir tavaya yağ, küçük doğranmış soğanlar ve kıyma konularak güzelce kavrulur. Daha sona karabiber, kırmızı biber ve tuz konularak karıştırılır. Daha sonra bu harç ocaktan alınarak içine kıyılmış maydanozlar ve şişmiş olan bulgurlar da eklenerek bu karışım biraz dinlendirilir.
Daha sonra yufkalar eşit aralıklarla bölünüp içlerine hazırlanan karışım eklenerek köfte şekline getirilir. İsteğe göre içine kuş üzümü konulabilir.
                   




İçli köftenin yapımı zor olduğundan özel günler de tercih edilen bir yemektir.


                                                                                                                      

                                                                                                             AFİYET OLSUN ..